web 2.0 uygulamalarına, tartışmalarına ve "beta" dolu sitelere daha yeni yeni alışmışken, flickr yeni tasarımıyla "gamma" oluverdi. eyvah, başımıza bir de web 3.0 çıkmasın?
sevgili fenerbahçeliler;
tamam, anlıyorum çok üzgünsünüz ama çirkelik yapmayın artık. sanki yazı turayla şampiyon belirlenmişçesine davranışlar çok gereksiz. sonuçta 83 puan almış bir takım var. fakir edebiyatı gibi olmasın ama, dar kadroyla ve az parayla çok işler başarmış bir takım var. nihayetinde kim dört atmış, kim beş yemiş ona bakılmıyor. "hatice'ye değil neticeye bak" sözünü bizden önce bulmuş insanlar. büyük stres altında ellerindeki fırsatı değerlendirmeyi başarmış ve başaramamışlık durumu var. başaranı da başaramayanı da tebrik etmek lazım. ben hayatımda bu kadar stresli bir 16 dakika geçirmemiştim, taraftarlık zor ve anlaşılmaz bir his. (verkaç)
güneş bey'e de sevgilerimle 8 kişilik yemek listesini sunmak isterim;
caner, ali, can, yekta, berivan, can(+1), müge.
tamam, anlıyorum çok üzgünsünüz ama çirkelik yapmayın artık. sanki yazı turayla şampiyon belirlenmişçesine davranışlar çok gereksiz. sonuçta 83 puan almış bir takım var. fakir edebiyatı gibi olmasın ama, dar kadroyla ve az parayla çok işler başarmış bir takım var. nihayetinde kim dört atmış, kim beş yemiş ona bakılmıyor. "hatice'ye değil neticeye bak" sözünü bizden önce bulmuş insanlar. büyük stres altında ellerindeki fırsatı değerlendirmeyi başarmış ve başaramamışlık durumu var. başaranı da başaramayanı da tebrik etmek lazım. ben hayatımda bu kadar stresli bir 16 dakika geçirmemiştim, taraftarlık zor ve anlaşılmaz bir his. (verkaç)
güneş bey'e de sevgilerimle 8 kişilik yemek listesini sunmak isterim;
caner, ali, can, yekta, berivan, can(+1), müge.
eğer aranızda hiç six feet under seyretmemişler varsa en yakın dizi stoklayıcısından 5 sezonunu da alıp hemen seyretmeye başlasınlar. seyredip de sevmeyenler varsa bi zahmet yok olsunlar. seyredip bitirenleriyse benimle birlikte ağlayıp "abi nası olur yaa?!" demeye davet ediyorum. bir daha bu kadar iyi bir dizi seyredebileceğimi de hiç zannetmiyorum.
RÖAAAH!!!
dedikodusunu duyguğum günden beri inanamadığım, yalan olur da üzülürüm diye inanmak istemediğim haber sonunda resmileşti. 24 hazirana kadar ölmem inşallah, cidden bir gözüm açık giderim.
sözde ayça şen'in süper kitabından bahsedecektim, ne de olsa çok hassas bir zamanıma denk gelip cuk diye oturmuştu. su gibi aktı, şeker tadı bıraktı diyecektim. gerçi radikal kitap ekinde ebru çapa hepsini benim yerime demiş. siz ondan okuyadurun, ben de gidip deftones çalışayım biraz.
dedikodusunu duyguğum günden beri inanamadığım, yalan olur da üzülürüm diye inanmak istemediğim haber sonunda resmileşti. 24 hazirana kadar ölmem inşallah, cidden bir gözüm açık giderim.
sözde ayça şen'in süper kitabından bahsedecektim, ne de olsa çok hassas bir zamanıma denk gelip cuk diye oturmuştu. su gibi aktı, şeker tadı bıraktı diyecektim. gerçi radikal kitap ekinde ebru çapa hepsini benim yerime demiş. siz ondan okuyadurun, ben de gidip deftones çalışayım biraz.
78. akademi ödülleri gecesiyle ilgili uzun uzun birşeyler yazmak niyetindeydim ama dün gece okay'la konuştup bütün izlenim ve yorumlarımı ona anlattıktan sonra üşendim açıkçası. söyleyebileceğim sadece iki şey kaldı; bütün hollywood george clooney'e aşık ve ben jon steward'la evlenmek istiyorum. (evliymiş ve 2. çocuğu bir ay önce doğmuş, hiç farketmez.)
bloglines'a ayda bir bakma tembelliğini gösterdiğim için bazı süper linkleri çok geç farkediyorum. sevgililer günü nedeniyle sokakta yastık savaşı yapmış kaliforniyalı gençler. (flickr seti)
türkiye'de olsa eminim yastığın içine "şaka" amaçlı doldurduğu taşlarla arkadaşlarının kafasını gözünü yaranlar çıkardı. komik olurmuş aslında.
dükkanca yeni oyun hastalığımız; mahjong solitaire! kör olduk oynamaktan.
türkiye'de olsa eminim yastığın içine "şaka" amaçlı doldurduğu taşlarla arkadaşlarının kafasını gözünü yaranlar çıkardı. komik olurmuş aslında.
dükkanca yeni oyun hastalığımız; mahjong solitaire! kör olduk oynamaktan.
allah'ın gawker'ına konu oluş şeklimize bak, ibne kovboylar. "gösterime bile girmeden ortaya çıkan korsan dvd" çok eğlenceliymiş.
"istanbul toplu ulaşımına çözüm; 500 yeni otobüs!"
bu yeni otobüslerden herhangi birisine bindiyseniz görmüşsünüzdür hepsi birbirinden şahane. hafif raylı sistemdeki vagonlar gibi hepsi, alçak, merdivensiz, camsız, merkezi ısıtmalı, her tutunma direğinde "duracak" düğmeli, "duracak" yazıları şıkır şıkır, hareket etmeden durduğunda hiç motor sesi çıkartmayan, giderken sallayıp hoplatmayan şahane otobüsler. zannediyorum ki bu otobüsler iskandinav ülkeleri vatandaşları için üretilmiş, koltukları dar. dar olmasını da geçtim bir kaç tanesinin yanında poponuz taşmasın diye demirler var. bu demirler öyle ki, iç kısımda oturursanız yanınıza oturan kişinin poposuna battığı için üstünüze çıkmasına, dışarıda oturup demiri popoya alan kişiyseniz 2 günlük ağrılara sebep oluyor. her yeni şeye bir kulp takma servisi sundu.
akademi üyeleri hayatlarının en iyi kararını vererek 78. oscar ödüllerini jon steward'a sunduruyorlarmış. inşallah çeviri yapacağız diye can sıkmaz ntv de ağız tadıyla izleriz.
bu arada farkettim ki, genelde bana söylenen (ya da söylenmeyen, üstüne atlayabileceğim) herşeye bir cevabım var ama "naber" ve "nasıl gidiyor?" soruları beni çok kitliyor. lütfen sormayın.
son olarak (gerçekten son) ıssız adaya düşsem yanıma alacağım 3 bloggerdan birinin aptal olduğuna karar verdim (ona sormadık gerçi gelir mi diye, olsun), sırf şu son yazdığı bile nedeninin açıklamama yeter.
bu yeni otobüslerden herhangi birisine bindiyseniz görmüşsünüzdür hepsi birbirinden şahane. hafif raylı sistemdeki vagonlar gibi hepsi, alçak, merdivensiz, camsız, merkezi ısıtmalı, her tutunma direğinde "duracak" düğmeli, "duracak" yazıları şıkır şıkır, hareket etmeden durduğunda hiç motor sesi çıkartmayan, giderken sallayıp hoplatmayan şahane otobüsler. zannediyorum ki bu otobüsler iskandinav ülkeleri vatandaşları için üretilmiş, koltukları dar. dar olmasını da geçtim bir kaç tanesinin yanında poponuz taşmasın diye demirler var. bu demirler öyle ki, iç kısımda oturursanız yanınıza oturan kişinin poposuna battığı için üstünüze çıkmasına, dışarıda oturup demiri popoya alan kişiyseniz 2 günlük ağrılara sebep oluyor. her yeni şeye bir kulp takma servisi sundu.
akademi üyeleri hayatlarının en iyi kararını vererek 78. oscar ödüllerini jon steward'a sunduruyorlarmış. inşallah çeviri yapacağız diye can sıkmaz ntv de ağız tadıyla izleriz.
bu arada farkettim ki, genelde bana söylenen (ya da söylenmeyen, üstüne atlayabileceğim) herşeye bir cevabım var ama "naber" ve "nasıl gidiyor?" soruları beni çok kitliyor. lütfen sormayın.
son olarak (gerçekten son) ıssız adaya düşsem yanıma alacağım 3 bloggerdan birinin aptal olduğuna karar verdim (ona sormadık gerçi gelir mi diye, olsun), sırf şu son yazdığı bile nedeninin açıklamama yeter.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)