25 Kasım 2006
yaşasın, artık bizim de geleneksel medya tarafından tanıtılan youtube meşhurlarımız var!

sabah gazetesi "bana kitap al" ve "sütü seven kamyoncu" videolarının kahramanlarıyla röportaj yapmış, hem de bir tam sayfa. yeni videolar çekmeleri için sürekli istekler geliyormuş ancak bir tane daha yaptıktan sonra bu mevzuyu geride bırakacaklarmış. yerinde bir karar olmuş, her şeyi tadında bırakmak lazım.

internet fenomenlerini çok seviyorum!
24 Kasım 2006
yaşasın, yeni bilgisayardan ilk yazıyla karşınızdayım!

son 2 gündür elimde yıldız tornavida, daracık kasaların içinde kablo söküp takmayla geçirdikten sonra yayla gibi monitör ve hızlı (aman allahım!) bilgisayarı kullanmak mutluluk verici oldu. bir süre evden hiç çıkmadan bilgisayar başında çıldırmak istiyorum. meğerse winamp açıkken gmail'dan mail okunabiliyor, aynı zamanda youtube'da video seyredilebiliyor ve bilimum im aracıyla insanlara laf yetiştirilebiliniyormuş. (çekostavakyalılaştıramadıklarımız.)

senelerdir harddisk darlığından cdlerde bekleyen çok kıymetli müziklerim de kendilerine bir yer buldular. en çok ona seviniyorum herhalde. cd tak, çıkar, bunda ne varmış, aa bunu unutmuşum, aa bu bende varmış zaten bi daha yazmışım dertleri artık çok uzaklardaaa, ah çok uzaklarda.

kasanın ön panelini sökemediğim için garip maillar attığım tomshardware üyeleri, vatan bilgisayar'da delirttiğim teknik servis abisi ve daha ethernet kartını yüklemeden "internetim bağlanmıyo ya ühühü" diye beynini ağrıttığım abi dışında hasarsız atlattık bu operasyonu da. ha bi de sabahlara kadar benimle ön paneli sökme konusunda uğraşan berge var, koççum benim. her yazıyı albüm kartonetine çevirme başarım da gözlerden kaçmasın.

aaaaa, cd yazmak 3 dakika sürüyormuş ya hahahayahe!
22 Kasım 2006
8 martta incubus geliyormus, verdikleri linkteki ada bakiniz. hayallahimya. ozgee, sana diyorum! geliyormus?!?

bilgisayar hakkinda son durum; tornavidayi buldum. kasayi actim. dvd ve cd writer kasaya girmiyor. evet girmiyor. imkansiz. elimi kestim. plastigi soktum, demiri kirdim. girmiyor ya delirmeme az kaldi. w98 laneti bu yemin ederim. pisessekbok.
sonunda yeni bilgisayar aldim! 7 sene ayni bilgisayari ve monitoru azimle kullandiktan sonra hic hesapta olmayan kucuk bir mirasla sevgili agir aksak bilgisayarimi degistirmis bulunuyorum. en azindan yeni kasayi ve monitoru eve getirdim.

tembelligin ust noktalarinda yasadigim icin daha kurulumunu yapmadim. kutudan cikarttim, soyle bir sagina soluna baktik, monitoru de masaya koydum. hic fena degil. bende mevcut olan floppy ve cd/dvd-r gibi parcalari almadigim icin mesaakatli olacak biraz kurmak. en buyuk derdim de windows kurulumu, driverlar, hdd tasima degil de yildiz tornavida bulmak. karsi komsumuzda mukemmel bir tornavida seti var ama az once kapida karsilastik, kadincagiz disari cikti. sanirim simdi o donene kadar bekleyecegim. zaten xp'den cok korkuyorum, iyi bahane oldu.

dun bilgisayari eve getirmek icin bindigim taksinin soforu 8 yil avusturya'da yasamis biri cikti. karisinin konsolosluk tayini yuzunden turkiye'ye gelmisler. adamcagizin megerse viyana'da 3 katli super de para getiren kafesi varmis. 4 sene sonra, ailesiyle geri donduklerinde beni bekliyorlar. yasasin.
11 Kasım 2006

sabah uyandigimdan beri ecevit'in cenazesini izliyorum. kalabaliga mi, 7 km'lik yolun 2,5 saatte yurunmesine mi yoksa rahsan ecevit'in 83 yasinda o kadar saat ayakta durabilmesine mi sasirayim bilmiyorum. bir insanla 60 yilini beraber gecirdikten sonra yanliz kalmanin psikolojisini de merak etmiyor degilim. cenazede halktan korktugu icin 2 sira polis korumalariyla ayirilmis protokol bolumunde duran, hatta oraya gelebilmek icin arka kapilardan sivisan bir kisim insana da aciyorum.

askeri torenlerdeki duzene, mekaniklige ve abartili resmiyete de ayrica bir hayranim.
07 Kasım 2006
aylar sonra ilk yazi stres yaratti, en iyisi hic ara vermemiscesine baslamak. radikal kararlar alma yolculugumda bu sefer isletim sistemi daliyla karsinizdayim. bir ay icinde 2 kere su koyuveren sevgili windows98'i elimin tersiyle bir kenara itip ubuntu kullanmaya basladim. bazi ozellikleri beni sinir etse de (en basitinden turkce karakter yoksunlugu ve @ isaretini yapamamak), hayatimdan yeni program kurmam gerekmedigi surece cok memnunum. henuz o kismini beceremedim ama terminal kullanmayi da ogrenirim insallah.

cuma gunu babylon'daki the whitest boy alive konserine gidemeyen insanlar icin cok uzgunum, hayatlarinda gorebilecekleri en eglenceli grubu ve performansi kacirdilar. buzdolabi gorunuslu 4 adamin bu kadar sevimli, eglenceli, matrak ve hiperaktif olabilecegine gormeden inanmazdim. klavye tepelerinde gezen klavyeciden tutun, "i got the power" soylenmesine kadar turlu turlu maskaraliklar oldu. gece yarilarina kadar ayakta durmama degdi. bir onceki haftaki mogwai anlamsizligindan sonra baslayan "neden konsere gidiyorum?" sorgulamasini da geride birakmami sagladi. darisi carsamba gunku fennesz'e.

sonuc kisminda da el sallayayim: neredeyse her ay "yazi yaz, yazi yaz!" diye beni durten aziz'e, template bulmamda yoldas olan sirin'e ve imajlarima ev buldugu icin ali'ye tesekkur eder, hepinize iyi gunler dilerim.