31 Mayıs 2004
televizyon bagimliligimi anlayamayan ve beni bu yüzden kinayan arkadaslarima sitem ediyorum. angel ve buffy gibi güzellikler varken, pazar aksami nasil baska seyler yapmayi düsünürsünüz, esas ben sizi kiniyorum. az bir süre sonra bu dizilerin tamamen bitecek olmasinin verdiği üzüntü ise katlanilmaz boyutlarda benim icin. neyseki stogumuz var, degil mi genc?

-pardon, sormadan edemedim. parmaklariniza ne oldu?
-michael jackson'a özendim.
19 Mayıs 2004
"message memory almost full."
bana bunu yasatan tüm arkadaslarima ve türksele tesekkür ediyorum, keske her gün 19 mayis olsa da, "tuvalete gidiyorum, awayim" mesajlari atabilsek. hayat cilekli-cikolatali bir telefonla iletisince güzelmis megerse.
17 Mayıs 2004
hazir saclarim da yavas yavas sararmaya baslamisken farkettim ki, ben elinde yazili belgeleri bulunan, tescilli bir aptalmisim. hem de cok eskilere dayanan bir aptallikmis bu, ama ben bir türlü kabul etmek istemiyormusum. "blondes have more fun" cümlesine her ne kadar inanmak istesem de, genel gecer düsünceler aklimi daha cok kurcaliyor.

"beni ilgilendirmezdi ama camilla söz konusuydu; beni kandirmisti. benimle alay etmisti, baska birini seviyordu, ama öyle güzeldi ve ona o denli ihtiyacim vardi ki beni ilgilendirdigine karar verdim."

beni dumur eden kitaplar okumadim demistim ya, yalanmis megerse. tesekkür ediyorum komodinde bes yüz cesit kitap birakan sayin arkadasima.
15 Mayıs 2004
ali k. dün pendor'a gitti.
14 Mayıs 2004
festival kokteyli, sinirsiz doluca, suyunu cikartmak, cagan irmak, "aa kimse gelmemis!", duygu özcelik ukalaliklari, kirmizi surat, domuz-ayi maskeli adamlar, baget ucu, isik hizinda sallanan kollar, maskenin altindan cikan güzellikler, kutu dansi, sahne önü dansi, sinir bozucu motor gürültüsü, "abi bunu kapatamiyorlar galiba ya", kirmizi corap, siyah beyaz mtv, "kim sordu be bu soruyu?", yazlikci abi, karanlik oda uykusu, kapi önü sigaralari, 6.5 milyona taksim, alkolizm, üstüste lali puna, "ay herkes burdaymis", camdan yansimali fourtet, yatak alti et parcalari, üc günlük kiyafet sorunsali, bezgin insanlar, mekandaki anten fazlaligi, aptallari dövme istegi, elektrik kesintisi, kucakta video-art, tüm dünyanin almanca konusmasini istemek, "iyiki dogdun fatmanur", turistleri taciz ederken hapse atilan kizlar, dizden alti hissedilmeyen ayaklar.

- yüzün cok tanidik geliyor.
+ mona lisa benim!
08 Mayıs 2004
her gün nisantasi, onlarca bilinmeyen müzik, bir o kadar yeni insan, gitgide büyüyen elektronik müzik sevgisi, acilislar, senlikler, "meraba, flyer var koyabilir miyiz?"lerle geçen bir hafta. hatta digerlerinin habercisi. groovy!

basatap'ın elle tutulur gözle görülür hali piyasaya cikmıs olmali. elime aldigimda yillar önce kaybettigim kardesimi bulmus kadar sevindim, icim pirpir etti. "biz sizin flyerlarla taninmaya calistiginiz dönemlerinizi biliriz be" demek istedim kiza, gönlüm el vermedi. sevin bu dergiyi, cok sevin.
04 Mayıs 2004
pazartesi sabahi 8.30'da ataköy'de ikamet eden bütün 65 yas ve üstü taksim otobüsüne binip nereye gitmeye calisiyor, biri bana aciklasin lütfen. zaten otobüslerde yer bulmakta sorunlu bir kisiyim ben. hep alakasiz yerlerde dururum ve bana en uzak koltuklar bosalir. ya yolculugun en basinda otururum, ya da inene kadar ayakta kalirim. bir de birbirini kollayip, "aman beyfendi siz oturun", "aa olur mu hanfemdi beraber oturalim" cümleleri esliginde genclere kötü bakislar atan insanlar olunca otobüs yolculugu kabusa dönüyor. yasasin formula 1 dolmuslari!