07 Aralık 2005
hasta olduğumda veya kendimi iyi hissetmediğimde genelde evde yatıp uyumaya çalışırım ve sorunun kendiliğinden geçmesini beklerim. bir kaç ciddi durum dışında hastaneye gitmişliğim de yok. dün basit bir karın ağrısı sandığım şeyin acildeki doktorlar tarafından apandisit sanılması ve beni beş saat boyunca korkutmaları bir daha hastaneye gitmeden önce iki kere düşünmemi sağlayacak.

kan tahlilleri ve röntgen sonuçlarını beklerken gördüğüm insanlar annemin "hastaneye sağlam girip hasta çıkmak" konusundaki teorilerini benimsememi sağladı. araba kazaları, kafasını yaran çocuklar, parmakları kesilen işçiler, nasıl olduysa bütün bacağı yarık olan bir kadın sanırım üç senelik gore materyal ihtiyacımı karşılamıştır. bu arada ilginç bir şekilde bütün hastane personelinin bize über iyi davranması, her işimize koşmasını da çok garipsedim. normalde en az bir saat sıra beklenilen röntgende 3, idrar tahlilindeyse 15 dakika beklemiş olmamız, devlet hastanesinde kazanılmış büyük bir zafer.

düşündüm de; hastanelerde en çok yeşil giysili doktorları ve ziyarete gitmişçesine hiç para vermeden çıkmamızı sağlayan emekli sandığı cüzdanını seviyorum. bir de kantindeki tostları.

0 comments:

Yorum Gönder