bloglines'a ayda bir bakma tembelliğini gösterdiğim için bazı süper linkleri çok geç farkediyorum. sevgililer günü nedeniyle sokakta yastık savaşı yapmış kaliforniyalı gençler. (flickr seti)
türkiye'de olsa eminim yastığın içine "şaka" amaçlı doldurduğu taşlarla arkadaşlarının kafasını gözünü yaranlar çıkardı. komik olurmuş aslında.
dükkanca yeni oyun hastalığımız; mahjong solitaire! kör olduk oynamaktan.
allah'ın gawker'ına konu oluş şeklimize bak, ibne kovboylar. "gösterime bile girmeden ortaya çıkan korsan dvd" çok eğlenceliymiş.
"istanbul toplu ulaşımına çözüm; 500 yeni otobüs!"
bu yeni otobüslerden herhangi birisine bindiyseniz görmüşsünüzdür hepsi birbirinden şahane. hafif raylı sistemdeki vagonlar gibi hepsi, alçak, merdivensiz, camsız, merkezi ısıtmalı, her tutunma direğinde "duracak" düğmeli, "duracak" yazıları şıkır şıkır, hareket etmeden durduğunda hiç motor sesi çıkartmayan, giderken sallayıp hoplatmayan şahane otobüsler. zannediyorum ki bu otobüsler iskandinav ülkeleri vatandaşları için üretilmiş, koltukları dar. dar olmasını da geçtim bir kaç tanesinin yanında poponuz taşmasın diye demirler var. bu demirler öyle ki, iç kısımda oturursanız yanınıza oturan kişinin poposuna battığı için üstünüze çıkmasına, dışarıda oturup demiri popoya alan kişiyseniz 2 günlük ağrılara sebep oluyor. her yeni şeye bir kulp takma servisi sundu.
akademi üyeleri hayatlarının en iyi kararını vererek 78. oscar ödüllerini jon steward'a sunduruyorlarmış. inşallah çeviri yapacağız diye can sıkmaz ntv de ağız tadıyla izleriz.
bu arada farkettim ki, genelde bana söylenen (ya da söylenmeyen, üstüne atlayabileceğim) herşeye bir cevabım var ama "naber" ve "nasıl gidiyor?" soruları beni çok kitliyor. lütfen sormayın.
son olarak (gerçekten son) ıssız adaya düşsem yanıma alacağım 3 bloggerdan birinin aptal olduğuna karar verdim (ona sormadık gerçi gelir mi diye, olsun), sırf şu son yazdığı bile nedeninin açıklamama yeter.
bu yeni otobüslerden herhangi birisine bindiyseniz görmüşsünüzdür hepsi birbirinden şahane. hafif raylı sistemdeki vagonlar gibi hepsi, alçak, merdivensiz, camsız, merkezi ısıtmalı, her tutunma direğinde "duracak" düğmeli, "duracak" yazıları şıkır şıkır, hareket etmeden durduğunda hiç motor sesi çıkartmayan, giderken sallayıp hoplatmayan şahane otobüsler. zannediyorum ki bu otobüsler iskandinav ülkeleri vatandaşları için üretilmiş, koltukları dar. dar olmasını da geçtim bir kaç tanesinin yanında poponuz taşmasın diye demirler var. bu demirler öyle ki, iç kısımda oturursanız yanınıza oturan kişinin poposuna battığı için üstünüze çıkmasına, dışarıda oturup demiri popoya alan kişiyseniz 2 günlük ağrılara sebep oluyor. her yeni şeye bir kulp takma servisi sundu.
akademi üyeleri hayatlarının en iyi kararını vererek 78. oscar ödüllerini jon steward'a sunduruyorlarmış. inşallah çeviri yapacağız diye can sıkmaz ntv de ağız tadıyla izleriz.
bu arada farkettim ki, genelde bana söylenen (ya da söylenmeyen, üstüne atlayabileceğim) herşeye bir cevabım var ama "naber" ve "nasıl gidiyor?" soruları beni çok kitliyor. lütfen sormayın.
son olarak (gerçekten son) ıssız adaya düşsem yanıma alacağım 3 bloggerdan birinin aptal olduğuna karar verdim (ona sormadık gerçi gelir mi diye, olsun), sırf şu son yazdığı bile nedeninin açıklamama yeter.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)