saat 00.00 itibariyle "it's time!" olan olay icin beklemek disinda birsey yapamadigimi farkettim az önce. annemin sordugu sorulari bile algilayamadan yüzüne bos bos baktim bi süre. yapmak istedigim onlarca sey olmasina ragmen nereden baslayacagimi bilememe durumu tembellestiriyor beni. biri gelip "yarina bu bu bu lazim, yap hemen!" demesse de yapamayacagima cok eminim.
bugün okuldan eve gelirken, büyüksehir belediyesi'nin gercekten calistigini gördüm. her yerleri kazmislar, köprülere adamlar tirmandirmislar, altlarina iftar cadirlari kurmuslar, binalara afisler germisler. zaten beni izlediklerine dair süphelerim vardi. okulun önündeki üst gecitin ne kadar sallantida oldugunu söyledigimin ertesi günü köprü onarma calismalarina baslamalari ve "burda niye bi alt gecit yok acaba?" diye düsündügüm yeri kazip borular sokmaya calismalari tesadüf olmamali. yine de kücükcekmece belediye binasindan baslayip, havaalaninin bitisine kadar olan yerdeki trafik sikisikligini asla cözemeyecekler cünkü o herkesin sandigi gibi tem ve köprü baglantilari yüzünden degil, insanlarin kalkip inen ucaklari izlemesinden olusuyor. yoksa neden hemen havaalani sinirlari baslangicinda sikisip bitisinde acilsin bu trafik di mi?
boylesine amacsiz bir yazi yazmis olsam da, aklim hala sabah gazetesi'nin pazar sabahi postervari bir bicimde gözümüze soktugu olayda, gerisi yalan.
0 comments:
Yorum Gönder